14 Ağustos 2025 - Perşembe

HABİL VE KABİL

.

Yazar - ZEYYAT ŞAHİN
Okuma Süresi: 3 dk.
24 okunma
ZEYYAT ŞAHİN

ZEYYAT ŞAHİN

-
Google News

PARİS kaygılı, Londra tedirgin, Washington kibirle karışık korku içinde, Moskova şaşkın, Gazze ölüm tarlası ve dünya diken üstünde. Evet, diken üstünde çünkü dünyamızın yaşanabilir bütün düzlüklerini çakır dikenleriyle doldurdular.

Herkese ve her şeye yetecek bir dünya gerçeğini ters düz ettiler. Haklarından fazlasına sahip olabilmek için dünyayı yaşanmaz hale getirdiler.

Daha çok zenginliğe sahip olabilmek için daha çok insanı öldürebilecek silahlar, bombalar geliştirdiler. Bunu yaparken, en ilkel silahlardan biri olan bumerangı unuttular.

Bumerang onu fırlatana geri dönüyordu oysa. Bu yüzden bumeranga sahip olmak tehlikeliydi. Batı, dünyanın en acımasız bumeranglarını üretti. Bumerang, eninde sonunda fırlattığı yerden kendisine geri dönecek ve o, bunun farkında.

Habil’le Kabil’i kavgaya tutuşturanlar, mutlaka kavganın tam ortasında kalacaklar. Milyarlar harcanarak kurulan güvenlik sistemleri, onca yıl eğitilen terör uzmanları çaresiz kalacak.

Yuvarlak masaların etrafında toplanıp, yuvarlak sözler söylemenin ötesinde bir şey yapmayanlar ürettikleri ölüm makinelerinin gün gelip sahiplerine ihanet edeceklerini hiç düşünmediler. Bütün ihtimal hesaplarını yok etmek ve egemen olmak üzerine yapanlar, dünya hızla kitlesel bir savaşa sürüklenirken kelimenin tam anlamıyla afallamış durumdalar.

İnsanı tahtından edip yerine maddeyi koyanların tahtları sallanıyor. En sefil çıkarları için insanlığın canını yakanların canı yanıyor. Bizse Filistin’de, Suriye’de canımızı yakanların can acısını yüreklerimizde hissediyoruz. Çünkü baştan beri Habil’le Kabil’in kavgasına karşıyız.

Çünkü biz Yunus gibi düşünüyoruz.

Ne demişti Yunus Emre:

“Ben gelmedim dava için

Benim işim sevi için

Dostun bağı gönüllerdir

Gönüller dermeğe geldim.”

Paris kaygılı, Londra tedirgin, Washington kibirle karışık korku içinde, Moskova şaşkın, Gazze ölüm tarlası ve dünya diken üstünde. Asıl önemlisi de insanlık diken üstünde. Dünyanın hangi kentinde olursa olsun bombalar insanlığımıza düşer. Her bomba insanlığımızın sınanmasıdır ve korkarım sınavı kaybediyoruz.     

Patlayan her bombayla birlikte Habil ve Kabil taraftarları safları biraz daha sıklaştırıyorlar. Ve saflar sıklaştıkça insanlığın gözündeki saflık kayboluyor. Sevgiye kodlanmış zihinlerimiz alt üst oluyor ve kin en yaygın kavrama dönüşüyor.

Bütün bu kargaşanın ortasında şu sözü söylemek kimsenin aklına gelmiyor: HABİL ve KABİL KARDEŞTİR. İstanbul ve Paris, Bağdat ve Londra, Gazze ve Hayfa, Tahran ve Telaviv, Kudüs ve Roma kardeşlerin kurdukları kentlerdir.

Bu nedenle de bir kente düşen bomba, yüzünü hiç görmediğimiz kardeşimizin evine düşmüştür.

Kardeşlerinin evine bomba düşerken evlerinde rahat uyuyanlara hatırlatmakta fayda var: Kimse kurşunlardan kaçamaz. Kurşunlardan korunmanın yolu Habil ve Kabil’i barıştırmak ve tetiği çeken ele engel olmaktır.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları