BİR MİLLETİN DİRİLİŞ HİKAYESİ: 19 MAYIS
.
BORA KAŞLI
-
BAZI günler vardır; takvimde yalnızca bir tarih değildir. Bir milletin yüreğinde atar, hafızasında yankılanır, gözlerinde parlayan umut olur. 19 Mayıs işte böyle bir gündür. Sessiz bir haykırışın, esarete eğmeyen bir yüreğin, özgürlük için çarpan milyonlarca kalbin doğum günüdür.
1919’un o puslu sabahında, Samsun’un kıyılarına vuran yalnız bir dalga değildi. O, bir ulusun yeniden ayağa kalkışının, umuda açılan ilk adımın habercisiydi. Gözleri ufka kilitlenmiş bir adam; Mustafa Kemal Atatürk… Ardında bir halk, kalbinde inanç, yanında sadece kararlılığı vardı. Ama bu kararlılık, koca bir imparatorluğun yıkıntıları arasından bir millet doğuracaktı.
Atatürk, 19 Mayıs’ı gençlere emanet etti. Çünkü en saf umut, en temiz hayal, en güçlü değişim gençlerin yüreğinde yaşar. Ve bugün, o emaneti taşıyan her genç, aslında Samsun’a çıkan o vapurun yolcusudur. Her adımınızda bağımsızlık yürür, her nefesinizde Atatürk’ün hayali yankılanır: Çağdaş, özgür, tam bağımsız bir Türkiye.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı… Ama bu bayram, sadece süslenen sokaklar, dalgalanan bayraklar, törensel nutuklar değil. Bu bayram, bir ulusun kalbinden gelen sesi dinleme günüdür. Gözlerinizi kapatın… Samsun’un rüzgârını hissedin. Dalgaların taşıdığı cesareti, o vapurun güvertesindeki sessiz kararlılığı, Anadolu’nun bağrından yükselen haykırışı duyun.
19 Mayıs, gençliğin sadece bugünü değil; aynı zamanda sorumluluğudur. Unutmamak gerek: Bir ülkenin geleceği, en çok gençlerinin gözlerinde saklıdır. Umutsuzlukla değil, umutla bakan gözlerde… Okuyan, düşünen, sorgulayan gözlerde…
Bu yüzden 19 Mayıs, bir anma değil; bir yeniden doğuştur.
Bir milletin küllerinden doğduğu değil, kalbinden yeniden var olduğu gündür.
Kutlu olsun 19 Mayıs.
Kutlu olsun bu toprağın, bu halkın, bu umudun bayramı.
Kutlu olsun gençliğe bırakılan bu sonsuz emanet…
