KİMSESİZLERİN KİMSESİ: CUMHURİYET
.

BORA KAŞLI
-CUMHURİYET, bir milletin zincirlerini kırıp kendi kaderini yazma cesaretidir. Ama bu cesaret sadece savaş meydanlarında değil, bilginin ve vicdanın da cephesinde gösterilir. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesillerin omuzlarında yükselmiştir. Bugün o nesillerin omuzlarında sadece Türkiye’nin değil, insanlığın da onuru taşınıyor. Çünkü bir yerde çocuklar açsa, bir yerde okullar bombalanıyorsa, eğitim binaları yıkılıyorsa, Cumhuriyet’in ışığı oraya da ulaşmak zorundadır. Gazze’de yıkılan sadece binalar değildir; bir çocuğun kalem tutan eli, bir annenin umutla büyüttüğü hayalleri de enkaz altındadır. Oysa biz biliriz ki, Cumhuriyet’in özü insanı yaşatmaktır. Bir milletin büyüklüğü tanklarının sayısıyla değil, vicdanının genişliğiyle ölçülür.
Kıbrıs Türk halkı yıllar önce aynı zulme direndi; çocuklarını, kimliğini, dilini korumak için kanla yazdı özgürlük hikâyesini. Bugün Gazze’de akan gözyaşı, dün Kıbrıs’ta dökülen terin kardeşidir. Ve Türkiye Cumhuriyeti, bu iki halkın da vicdanında adaletin sesi olmalıdır. Atatürk her yerde barışı isterken teslimiyeti değil, onurlu barışı kastetmişti. Barış; adaletle, eğitimle, bilimin ışığıyla mümkündür. Gazze’deki bir çocuk da kitap açabilsin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki bir genç de özgürce düşünebilsin diye Cumhuriyet’in öğretmenleri, dünyanın vicdanı olmayı sürdürmelidir.
Cumhuriyet’in 102. yılına yaklaşırken, bizlere düşen görev sadece bayrak asmak değil, her haksızlığa karşı yüreğimizi dik tutmaktır.
Çünkü Cumhuriyet, yalnız Türkiye’nin değil, insanlığın da onurudur.
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!
Yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti!
Ve yaşasın adaletin, barışın, insanlığın sesi olan tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti…